Lugaz
               LUGAZ


       Nûr-ı ziyâ olsa olmaz zulûmât
       Dünyâda ışığı göz neden alır
       Tende mi cânda mı söyle marifet
       Dil tekellüm eder söz neden alır


       Işıktan ışığa cezb eder dîde
       Vücût mirâtıydı gözü adamın
       Söyleten Hüdâ’dır dil tercümân
       Lutf-ı İlâhidir sözü adamın


       Takdire ne yapar kuvvet pazısı
       Hâşâ sorulur mu takdir yazısı
       Yemek içmek uçmak nefsin arzusu
       Vücûttu ervâhın saz neden alır


       Rûh yiyip içmekten olmuştur cüdâ
       Nefsi yemek için cân eyler fedâ
       Rûhun gıdâsıdır bir mahbûb Hüdâ
       İşte böyle gelir sazı adamın


       Sarıda yeşilde alda eğleşmez
       İncide mercanda la’lde eğleşmez
       Ayâlinde evlâdda malda değişmez
       Bu gönül kararı haz neden alır


       Bilmek ister isen tâ gönül âhı
       Hâl devlet-i ziynetle bitmez tamâhı
       Murâdı bulmaktır cemâllâhı
       Hepsi de değil bazı adamın


       Sümmânî vasfettin sen bu eş’ârı
       Bu hâletmektir erlerin kârı
       Kürre-i arzdadır şitâ bahârı
       Bu vücût iklimi yaz neden alır


       Sümmânî müştâk ol arzu niyâza
       Tahammül gerektir cilveye nâza
       Gam şitayâ benzer sürûr da yaza
       Sahne-i kübrâdır yazı adamın


KOŞMA
 
Bir adam başına mürşit olamaz
Varıp bir kâmile danışmayınca
Cândan geçmeyince cânân bulunmaz
Gönül her eşyaya karışmayınca


Kâmiller sevmezler kendi pâyesin
Onlar kaldırmışlar dünyâ riyâsın
Kimse bilmez hiç kimsenin mayasın
Onla kalkıp düşüp konuşmayınca


Sümmânî’yem görmedim hiçbir sefâ
Her sefa dalına konmuş bin cefâ
Her ne istedimse yokdurur vefâ
Tarikat kulpuna yapışmayınca


NE FAYDA

Bir menzile başa kadar varmasan
Sen o yola kervan olsan ne fayda
Bir dilberin makamına konmasan
Hayâl ile mihmân olsan ne fayda


Bir ikbâl ki kara olur kalemde
Sözü hor görünür her bir kelâmda
Bir güzel ki seni sevmez âlemde
Yâ sen ona hayrân olsan ne fayda


Arabi Farisi dilin olmasa
Bülbüle münasip gülün olmasa
Asla bir meslekte elin olmasa
Dava ile sultân olsan ne fayda


Deli gönül bu isyandan beridir
Bir âh çekse dağı taşı eritir
Her bir güzel bir yiğidin yâridir
Elin güzeline baksan ne fayda


Gel Sümmânî yaradanı zikreyle
Verdiği nimete dâim şükreyle
Yamân işi tâ ezelden fikreyle
Başa geçip pişmân olsan ne fayda

SEMAİ
 
Bilmezsen ilm-i ibare
İrfanda mahsun olursun
Bir ibare bir dubara
Lisanda mahsun olursun

Refik olursun hizana
İşin uğramaz düzene
Ekme tohumun hazana
Harmanda mahsun olursun

Sen sana bak eyle nazar
Sen sana bak kime benzer
Sermayesiz açma pazar
Dükkanda mahsun olursun

Sen sana bak eyle yazık
Sen senin yolan al azık
Sefinen çıkarsa bozuk
Ummanda mahsun olursun

Sümmani söyler eş’arı
Her yerde açmaz esrarı
Benim demezse muhtarı
Divanda mahsun olursun




KOŞMA
 
İşitme her sözü ol guş-u sağır
Beladan sakınmak noksanlık mıdır
İmkansız bir işe bağır ha bağır
Barbarlık eylemek insanlık mıdır

Söz söyle gönlünün iktidarınca
El elden üstündür arşa varınca
Süleyman’a söz öğretti karınca
Maslahat dinlemek nadanlık mıdır

Arifler her vakit nasihat eyler
Aklı olmayanlar öğüdü neyler
Dost dostun her sözü yüzüne söyler
Doğru söz söylemek düşmanlık mıdır

Sümmani daima ilimden bıkmaz
Aklı olan yoldan kenara çıkmaz
Yiğit odur gücü yettiğin yıkmaz
Ölmüşü öldürmek aslanlık mıdır

REKLAM
 
www.kitapyurdu.com'dan satın al
 
TOPLAM 59251 ziyaretçikişi sayısı
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol