Musammatlar
            MUSAMMATLAR


       Sebâvetten beri gönlüm bu sitem yaktı yandırdı
       Beni bir hâb içre koyup çok adûlar uyandırdı
       Derûnu derd-i âhımı semâvâta dayandırdı
       Tutup çâk-i giribânım cefâlara dolandırdı


       Doğrusu bu bu âlemde beni cândan usandırdı
       Gözü yaşlı gönlü gamlı dolandırdıkça dolandırdı


       Felek sulb-ı pederden aldı beni bir kana kattı
       Dokuz ay müddet ile başımı bir zindâna attı
       Beni Mecnûn eden Leylâ murâdım ne yana attı
       On birine kadem bastım bu sinem hicrâna attı


       Doğrusu bu bu âlemde beni cândan usandırdı
       Gözü yaşlı gönlü gamlı dolandırdıkça dolandırdı


       Ne rahat eyledi başım ne bir gün durdu figânım
       Feleğin destine geçti bırakmaz hiç giribânım
       Seyyâh-ı âlem oldum durmadı âh ile nâlânım
       Sümmânî göklere çıktı efendim âh u efgânım


       Doğrusu bu bu âlemde beni cândan usandırdı
       Gözü yaşlı gönlü gamlı dolandırdıkça dolandırdı


                  2


       Zeminde kurup ol tahtını gözetme burcu sarayı
       Kaçıncı bâbda âlimsin bilmedin mi imlâyı
       Ne kafeste mahpus etti ârifler var-ı dünyâyı
       Hemen bir sen öğrendin hocam şeriâtı garrâyı
       Bizi halk eyleyen Hâlik bilir alâyı ednâyı


       Senin bildiğin esrâra çeken var bir Bismillâhi
       Sana kimler hüccet verdi bana mülk ettin günâhı
       Yirmi dokuz harf içre cem etmiş ilm-i Kur’ân’ı
       Hemen bir sen öğrendin hocam şeriâtı garrâyı
       Bizi halk eyleyen Hâlik bilir alâyı ednâyı


       Fatihâ-i şerif içinde yoktur yedi hurûfâtı
       Yedi harfte ne isim var beyân etsen tutsam râhı
       Nazar kıl mümin kalbine seyret Kâbe-i Beytullâhı
       Hemen bir sen öğrendin hocam şeriâtı garrâyı
       Bizi halk eyleyen Hâlik bilir alâyı ednâyı


       Elif Allâh’ın ismidir dolaşır rûh-ı revânı
       Sebep ne ki üç harf ile zikrederler anı
       İlm-i ledünde mi gördün Sümmân’a kıldın buhtânı
       Hemen bir sen öğrendin hocam şeriâtı garrâyı
       Bizi halk eyleyen Hâlik bilir alâyı ednâyı


                  3


       Alışır bu cân bedenim sinem üzre tutar bir gün
       Âlemde Hakk’ını seven matlûbuna yeter bir gün
       Felek kurmuş yayın okun bizi demden atar bir gün
       Gelir kabrine bülbüller sedâlaşır öter bir gün
       Bırakmaz bu ecel peşin gelir yakan tutar bir gün
       Aslımız turâbdan olmuş turâblara katar bir gün


       Ecel cism-i hâtır gönül ricâ minnet figân bilmez
       İster ağla ister sızla ister âh et şivân bilmez
       İster gedâ ister sultân ister ol nevcivân bilmez
       Bu bâbda Eflatun gelse ecel için dermân bilmez
       Bırakmaz bu ecel peşin gelir yakan tutar bir gün
       Aslımız turâbdan olmuş turâblara katar bir gün


       Sümmânî neye müştâksın elinde sermâyen sazdır
       Deli gönül tayyâr olmuş bilmem ne yana pervâzdır
       Biliriz ki bâki mülk olan ibadet Hakk’a niyâzdır
       Bütün dünya senin olsa malın üç beş arşın bezdir
       Bırakmaz bu ecel peşin gelir yakan tutar bir gün
       Aslımız turâbdan olmuş turâblara katar bir gün


"));
KOŞMA
 
Bir adam başına mürşit olamaz
Varıp bir kâmile danışmayınca
Cândan geçmeyince cânân bulunmaz
Gönül her eşyaya karışmayınca


Kâmiller sevmezler kendi pâyesin
Onlar kaldırmışlar dünyâ riyâsın
Kimse bilmez hiç kimsenin mayasın
Onla kalkıp düşüp konuşmayınca


Sümmânî’yem görmedim hiçbir sefâ
Her sefa dalına konmuş bin cefâ
Her ne istedimse yokdurur vefâ
Tarikat kulpuna yapışmayınca


NE FAYDA

Bir menzile başa kadar varmasan
Sen o yola kervan olsan ne fayda
Bir dilberin makamına konmasan
Hayâl ile mihmân olsan ne fayda


Bir ikbâl ki kara olur kalemde
Sözü hor görünür her bir kelâmda
Bir güzel ki seni sevmez âlemde
Yâ sen ona hayrân olsan ne fayda


Arabi Farisi dilin olmasa
Bülbüle münasip gülün olmasa
Asla bir meslekte elin olmasa
Dava ile sultân olsan ne fayda


Deli gönül bu isyandan beridir
Bir âh çekse dağı taşı eritir
Her bir güzel bir yiğidin yâridir
Elin güzeline baksan ne fayda


Gel Sümmânî yaradanı zikreyle
Verdiği nimete dâim şükreyle
Yamân işi tâ ezelden fikreyle
Başa geçip pişmân olsan ne fayda

SEMAİ
 
Bilmezsen ilm-i ibare
İrfanda mahsun olursun
Bir ibare bir dubara
Lisanda mahsun olursun

Refik olursun hizana
İşin uğramaz düzene
Ekme tohumun hazana
Harmanda mahsun olursun

Sen sana bak eyle nazar
Sen sana bak kime benzer
Sermayesiz açma pazar
Dükkanda mahsun olursun

Sen sana bak eyle yazık
Sen senin yolan al azık
Sefinen çıkarsa bozuk
Ummanda mahsun olursun

Sümmani söyler eş’arı
Her yerde açmaz esrarı
Benim demezse muhtarı
Divanda mahsun olursun




KOŞMA
 
İşitme her sözü ol guş-u sağır
Beladan sakınmak noksanlık mıdır
İmkansız bir işe bağır ha bağır
Barbarlık eylemek insanlık mıdır

Söz söyle gönlünün iktidarınca
El elden üstündür arşa varınca
Süleyman’a söz öğretti karınca
Maslahat dinlemek nadanlık mıdır

Arifler her vakit nasihat eyler
Aklı olmayanlar öğüdü neyler
Dost dostun her sözü yüzüne söyler
Doğru söz söylemek düşmanlık mıdır

Sümmani daima ilimden bıkmaz
Aklı olan yoldan kenara çıkmaz
Yiğit odur gücü yettiğin yıkmaz
Ölmüşü öldürmek aslanlık mıdır

REKLAM
 
www.kitapyurdu.com'dan satın al
 
TOPLAM 59285 ziyaretçikişi sayısı
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol